Hükümdar, kadınlara işin aslını sorduğunda onlar, “Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz.” dediler. Bu sırada vezirin karısı, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yusuf doğru söyleyenlerdendir.” diyerek kabahatini itiraf etti.57 Yusuf (as) da böyle bir davranışı nefsini temize çıkarmak için değil kendisinin efendisine ihanet etmediğinin bilinmesi için yaptığını söyledi.58
Hükümdar, Hz. Yusuf"un sadakatini ve ilmini anlayınca, bundan böyle onun kendisi katında güvenilir ve makam sahibi birisi olduğunu söyledi. Yusuf (as) da, “Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim.” dedi. Hükümdar onun bu talebini kabul etti. Böylece Allah Teâlâ, Hz. Peygamber"in, “Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim; İbrâhim"in oğlu İshak"ın oğlu Yakub"un oğlu” diyerek övdüğü Hz. Yusuf"a59 önemli bir makam bahşetti.60 Ayrıca rivayet edildiğine göre Züleyha"nın eşi olan vezir o günlerde vefat etmişti. Hükümdar da Züleyha"yı Hz. Yusuf"la evlendirdi. Evlendiklerinde Hz. Yusuf, Züleyha"ya böylesinin, onun istediğinden daha hayırlı olduğunu söyledi ve bu hayırlı izdivaçtan iki erkek evlât dünyaya geldi.61
Diğer taraftan Hz. Yusuf"un yorumladığı gibi önce yedi sene bolluk içinde mahsul toplandı ve kendilerine yiyecek olarak ayırdıkları az bir miktar dışındaki bütün mahsul depolandı. Sonra o yakıp kavuran yedi kıtlık yılı başladı. Öyle şiddetli bir kıtlık oldu ki Peygamber Efendimiz (sav), inananlara eziyet ettikleri zaman Kureyş"e, “Allah"ım Yusuf"un (as) yedi yılı gibi yedi (yıllık bir kıtlık) ile onları başımdan sav!” diye beddua etti. Böylece Kureyş, öyle bir kıtlık yaşadı ki kemikleri bile kemirip yediler.62
Hz. Yusuf zamanındaki kıtlık sadece Mısır bölgesiyle sınırlı kalmadı. Babası Hz. Yakub"un ve kardeşlerinin yaşadığı Ken"ân diyarına kadar ulaştı. Mısır vezirinin ücret karşılığında, bir kişi için bir deve yükü erzak dağıttığını öğrenen Yusuf"un kardeşleri de erzak almak için yola koyulup Mısır"a geldiler.63 Huzuruna girdiklerinde Hz. Yusuf onları tanıdı, fakat onlar küçük kardeşlerini tanıyamadılar. Durumlarını Hz. Yusuf"a anlattılar. O da onların yüklerini hazırladığında, “Sizin baba bir kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafir ağırlayanların en iyisiyim. Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın.” dedi.64 Zira kardeşler babalarından ve küçük kardeşleri Bünyamin"den bahsederek onlar için de erzak talep etmişlerdi. Bir defaya mahsus olarak böyle