ve anlaşmazlıklar artınca Kutlu Elçi de onlara meşveret yani yol gösterme mahiyetinde “Mademki böyle olmuyor, o hâlde meyve olgunlaşıncaya kadar alışveriş yapmayın.” tavsiyesinde bulundu.26 Görüldüğü gibi hadisin hangi bağlamda söylendiğini bilen Zeyd b. Sâbit, meyvelerin olgunlaşmadan satılmamasına dair ifadenin bir yasak değil tavsiye olduğunu söylemişti. İbn Ömer ise hadisi uygulamayı ve yasaktan yüz çevirmeyi önemsediği için denileni yapma gayretinde olmuştu. Hadisin ne maksatla söylendiğini veya bağlayıcı olup olmadığını ise pek önemsememiş, bu nedenle farklı görüşler ortaya çıkmıştı.
Gün geçtikçe hayat şartları farklılaşıyor, şartlar ve toplum da değişiyordu. Habibullah vefat etmişti, artık ashâb karşılaştıkları sorunları kendileri çözmek zorundaydı. Toplumun önderleri olan halifeler ve fakih sahâbîler de bu sorunların ilk muhatapları olup değişen şartlara uygun çözümler üretiyorlardı. İşte bu şartları dikkate alan Hz. Ömer, fetihle alınmış olan Irak topraklarını, Hz. Peygamber"in savaşanlar arasında dağıttığı gibi paylaştırmamış, gelecek nesillere devamlı bir kaynak olması için sahiplerinin elinde bırakıp vergiye bağlamıştı.27 Çünkü şartlar değişmişti ve bu yol insanlar için daha faydalı olacaktı. Yine ashâbın fıtır ve zekâtta ödenecek miktarı, ürünlerin ucuzlamasına paralel olarak değiştirmeleri de şartları dikkate aldıklarını göstermekteydi.28 Bu şekilde sahâbîler, farklı durumlarda farklı görüşler ortaya koyuyor ve bu da görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasının bir başka sebebi oluyordu.
Asr-ı saadette bir Kurban Bayramı günüydü ve Medine"de bayram dolayısıyla çöl halkından birçok fakir gelmiş dolaşıyordu. Fakirleri gözetip kollayan o ince ruhlu elçi, “Kurban etinden üç gün yetecek kadarını ayırın ve kalan kısmını sadaka olarak dağıtın.” emrini verdi ashâbına.29 Resûlullah"ın bu emrini bilen Ebû Saîd el-Hudrî,30 bir sefer sebebiyle memleketinden uzaktaydı. Seferden geldiğinde önüne kurban etlerinden yapılmış bir yemek konulmuştu. Resûlullah"ın koyduğu yasak aklına gelen Ebû Saîd, “Bunu geri çekin, ben bundan yemem!” diyerek tepki gösterdi. Ardından Ebû Saîd oradan ayrıldı ve ana bir kardeşi Katâde"ye giderek olayı anlattı. Katâde ise ona kendisi seferde iken Hz. Peygamber"in bu yasağı kaldırdığını ve artık isteyenin istediği kadar eti saklamasına izin verdiğini söyledi.31 Hz. Âişe de bu hükmün geçici olduğunu, o dönemde fakirlerin doyurulması için Resûlullah"ın böyle bir yasak koyduğunu söylemişti.32 Görüldüğü gibi Hz. Peygamber, o sene Medine"de fakir sayısının artması sebebiyle