uygun değildir.” derken, diğerleri tam aksine, “İnsanların geri kalanı ve Resûlullah"ın (sav) ashâbı seninle beraberdirler, onları bile bile veba üzerine götürmeni uygun görmüyoruz.” şeklinde farklı görüşler belirttiler. Ardından ensarla da görüşen Hz. Ömer, onların da farklı görüşler belirttiğini görünce, çözüm bulma umuduyla Mekke"nin fethinde Müslüman olanları çağırttı ve onların fikirlerini aldı.
Onlar diğer grupların aksine ittifak ederek şunları ifade ettiler: “Afiyet yurdu yerine bela yurdunu tercih etmekten Allah korusun.”38 “Veba yok edici bir musibettir ve bile bile onun üzerine gitmek istemiyoruz.”39 dediler. Bu sözlerden sonra net bir fikre ulaşan Halife Ömer, ertesi gün Medine"ye geri dönüleceğini ilân etti. Bu sırada Ebû Ubeyde b. Cerrâh, “Allah"ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diyerek Hz. Ömer"e itiraz etti. Hz. Ömer, Ebû Ubeyde"den böyle bir itiraz beklemiyordu. Ona şu sözlerle cevap verdi: “Evet, Allah"ın kaderinden yine Allah"ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin? Senin develerin olsa, bir yanı verimli, diğeri çorak olan bir vadiye inseler, onları verimli yerde de otlatsan çorak yerde de otlatsan Allah"ın kaderiyle otlatmış olmaz mısın?”40 Böylece Hz. Ömer, yapılması gerekeni yaptı ve karar vermeden önce diğer sahâbîlerin farklı görüşlerini dinleyip onlarla istişare ederek onları yadırgamadan, ortak akılla sonuca varma yolunu seçti.
Sahâbe arasında ihtilâflar siyasî alanda da görülmüştür. Siyasî ihtilâfların ilk olarak Benî Sâide"de Resûlullah"ın vefatını takip eden yönetimle ilgili tartışmalarla başladığı kabul edilse de ashâb arasında zaman zaman kabilecilik ruhunu çağrıştıran siyasî ayrılıklar baş göstermiştir. Ancak Resûlullah"ın varlığı bu ayrılıkların derinleşmesini engellemiştir. Söz konusu ihtilâflar gerek fertler gerekse kabileler arasında yaşanmıştır. Örneğin Ebû Zer, bir gün Bilâl-i Habeşî ile tartışmış,41 zenci olan annesinden dolayı onu ayıplayarak onun kalbini kırmıştır. Olay Resûlullah"a aktarıldığında, “Ebû Zer! Onu anasından dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sen, kendisinde hâlâ câhiliyeden izler bulunan bir kimsesin...” buyurarak Ebû Zerr"i bu hareketinden ötürü kınamıştı. Ebû Zer, bu olaydan sonra Resûlullah"ın söylediklerini harfiyen yerine getirmiş ve kölesiyle aynı kıyafetleri giymeye başlamıştı.42
Topluluklar arasındaki tartışmalardan biri de ensar ve muhacir arasında yaşanmıştı. Ensar ve muhacirden müteşekkil bir topluluk, Hz. Peygamber"le beraber Benî Müstalik Gazvesi"ne çıkmıştı. Muhacirlerden bir genç, sürekli şaka yapıyordu. Derken bu muhacir şaka olsun diye ensardan bir gencin arkasına vurdu. Bu davranış karşısında çok öfkelendi.