Çıkan tartışma sonrası câhiliye dönemindeki âdetlere benzer bir şekilde her ikisi de kendi kabilelerini yardıma çağırdı. Sesleri duyan Hz. Peygamber, “Câhiliye ehlinin (kavgalarda başvurduklarına benzer bu) yardım çağrıları da nereden çıktı? Derdi ne bunların?” dedi. Kendisine durum arz edildi. Efendimiz, “Bu davranışları terk edin. Bunlar çok çirkin şeyler.” buyurarak ashâbını sakinleştirdi.43
İfk Hadisesi"nde Hz. Âişe"ye iftira atanın Evsli mi Hazrecli mi olduğu tartışılırken yaşanan gerginlik ashâb arasında zaman zaman hayli sert tartışmaların da olabildiğini göstermektedir. Nitekim bu olay tartışılırken iftiracının kendilerinden olmadığını iddia eden Evs ve Hazrec ayaklanmış, çarpışmaya niyetlenmişlerdi. Sonunda minberde bulunan Resûlullah"ın (sav) yatıştırmasıyla ortam sakinlemişti.44
Ebû Zer el-Ğıfârî"nin doğrudan devlet yönetimindeki Hz. Osman ve Muâviye gibi şahıslara yönelttiği eleştiriler siyasî ihtilâfların en açık örnekleri olmuş ve Ebû Zerr"in muhalif bir sahâbî olarak tanınmasına vesile olmuştur. Örneğin o, “Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda sarf etmeyenleri acı bir azap ile müjdele!” 45 âyetinin, Ehl-i kitap hakkında indiğini söyleyen Muâviye ile Şam"da tartışmış, âyetin hem onlar hem de kendileri hakkında indiğini iddia etmişti. Sonrasında Muâviye onu Hz. Osman"a şikâyet etmiş, böylece Medine"ye çağrılmıştı.46
Ebû Zer, zenginlerle karşılaştıkça servet biriktirenlerin cehennem ateşinde kızdırılmış taşlarla dağlanacaklarını söyleyerek onların tepkilerini üzerine çekiyordu.47 O, sahip olduğu mülkiyet anlayışı ile ters düşen her türlü açıklamaya sert bir şekilde karşı koyuyor, hatta işi, bu görüş sahiplerine vurmaya kadar vardırıyordu.48 Servet biriktirmekten sürekli sakındırmasından dolayı insanlar, ondan kaçar hâle gelmişlerdi.49 Bu şekilde Medine"de de problem çıkarması sebebiyle, başta Hz. Osman olmak üzere sahâbe onun bu durumunu hoş görmemiş ve nihayet Hz. Osman"ın “İstersen (insanlardan uzak) bir yere çekil.” uyarısı ile gidip Rebeze"ye yerleşmişti.50
Ebû Zerr"in bu sert tavırları Müslümanların, her geçen gün biraz daha zenginleşmesi, lüks ve israfa düşmesi, fakir ile zengin arasındaki ilişkilerin zayıflaması, kısaca toplumun sosyal adalet ve dayanışma cihetiyle olumsuz yönde değişmesi karşısında tepkisel bir tavır olarak ortaya çıkmıştı. Bu tavrı, hem fakir halk, hem de yönetim aleyhtarları tarafından destek görüp siyasî bir veche kazanınca, Muâviye ve Hz. Osman ona karşı koymak ve onu susturmak istemişti.