yaptığını söylemiştir.20 Yine Hz. Dâvûd"un mesleğini ve geçimini nasıl kazandığına dair bir başka hadiste Allah Resûlü şöyle demektedir: “Dâvûd"a (as) (Zebur"u) okumak kolaylaştırıldı. O, binek hayvanlarının sefere hazırlanmasını emrederdi, onlar da eyerlenirdi. Ancak hayvanlar eyerlenmeden önce (Zebur"dan) okuyacağını okurdu. Ayrıca o, kendi elinin emeğinden başkasını yemezdi.” 21 Bir başka hadiste de Dâvûd Peygamber"in hükümdar olmasına rağmen kendi geçimini temin etmesi, helâl rızık peşinde olanlar için ideal bir davranış olarak gösterilmiştir:“Hiç kimse kendi el emeğinden daha hayırlı bir yiyecek yememiştir. Allah"ın Peygamberi Dâvûd (as) da kendi elinin emeğinden yer idi.” 22
Dâvûd Peygamber"in şahsına münhasır bazı meziyetleri de hadislere konu olmuştur. Sesinin güzelliği, Hz. Dâvûd"la özdeşleşen bir haslettir. Öyle ki etkileyici ve güzel ses için “Dâvûdî” denmiştir. Resûlullah döneminde de bu özellikte sahâbîler mevcuttur. Bir gece etkileyici bir sesle Kur"an okunduğunu duyan Hz. Peygamber, sesin sahibi Ebû Musa el-Eş"arî"ye şöyle iltifat etmiştir:“Dün gece senin okuyuşunu dinlerken keşke beni bir görseydin! Dâvûd Peygamber"e verilen güzel sesten sana da verilmiş.” 23
Sevgili Peygamberimiz, Hz. Dâvûd"u en çok ibadet hayatıyla anmış, bu münasebetle ashâbına bazı tavsiyelerde bulunmuştur. “Allah"ın en çok hoşnut olduğu oruç, Dâvûd"un orucudur. O, yılın yarısını oruçlu geçirirdi. Yüce Allah"ın en çok hoşnut olduğu namaz da Dâvûd"un (as) namazıdır. O, gecenin yarısını uyku ile geçirir, sonra kalkıp namaz kılar, sonra gecenin kalanında yine uyurdu.” 24 buyuran Peygamber Efendimiz (sav), ashâbından ibadete düşkün olan ve daha fazla ibadet etmek isteyenlere Hz. Dâvûd"un ibadet hayatını örnek göstermiştir. Nitekim bu sahâbîlerden biri olan Abdullah b. Amr, senenin tüm günlerini oruçla ve her gecesini namazla geçirmek istediğini Resûlullah"a ilettiğinde, ondan, “Dâvûd Peygamber"in orucu gibi oruç tut; Dâvûd Peygamber"in orucundan fazla bir oruç yoktur.” karşılığını almıştır. Abdullah, Dâvûd Peygamber"in orucunun nasıl olduğunu sorunca Resûl-i Ekrem, bunun bir gün oruç tutmak, bir gün tutmamak şeklinde senenin yarısını oruçlu geçirmek olduğunu söylemiştir.25
Takvimler, milâttan önce onuncu yüzyılı gösterirken Allah Teâlâ, Hz. Dâvûd"a göz aydınlığı olacak bir evlât bahşetmiş, o da evlâdına, “doğru, dürüst, kusursuz” mânâlarına gelen “selim”in eş anlamlısı Süleyman ismini koymuştu. Kur"ân-ı Kerîm"de, “O ne güzel bir kuldu. Doğrusu o, daima Allah"a yönelirdi.” 26 ifadeleriyle övülen Hz. Süleyman"ın aynı zamanda Allah katında yüksek bir makama ve güzel bir geleceğe sahip olduğu ifade edilmektedir.27