Hadislerle İslâm Cilt 6 Sayfa 86

olmaya çağırmıştı. Mektubunda Belkıs"a şöyle sesleniyordu: “Bana baş kaldırmayın ve teslimiyet gösterin ve bana gelin.” 45

Sebe melikesi Belkıs, tüm hükümdarlığını kendisine katmasını isteyen Hz. Süleyman"ın mektubu karşısında çok şaşırmıştı. Durumu çevresindeki ileri gelen kimselerle istişare eden Belkıs, memleketinin savaş sebebiyle harap olmasını engellemek amacıyla yükler dolusu hediyeler gönderme ve elçilerin ne haber getireceğine bakma yolunu seçmişti. Ne var ki Allah"ın rızasını ve rahmetini hiçbir zaman maddî bir menfaate tercih etmeyen tüm peygamberler gibi Hz. Süleyman da Sebe melikesi Belkıs"ın hediyelerini geri çevirmiş ve elçileri vasıtasıyla ona ne kadar kararlı, onurlu ve Allah"a bağlı olduğunu gösteren şöyle bir haber göndermişti: “Siz beni mal ile desteklemek (ve böylece etkilemek) mi istiyorsunuz? Oysa Allah"ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Fakat hediyenizle ancak siz sevinirsiniz.” 46

Hz. Süleyman, Sebe melikesi Belkıs"a gönderdiği ve Allah"ın adı ile başlayan mektubunda, gücünün Yüce Rabbinden geldiğini ve karşı koyamayacakları bir kuvvete sahip olduğunu hissettirmişti. Vezirlerine danışan Sebe melikesi, Hz. Süleyman"ın yanına gitmeye karar vermiş, onun sarayına gittiğinde o güne kadar hiç görmediği büyük bir mülk ve zenginlikle karşılaşmıştı. Camdan olan köşk zemini öylesine gerçekti ki saraya girdiğinde zemini su zannedip ıslanmaması için eteklerini toplayarak yürümesi gerektiğini düşünmüş ve eteğini çekerek sudan sakınmaya çalışmıştı. Bunun üzerine Süleyman (as),“Gerçekte bu, saydam camdan yapılmış bir köşk zemindir.” deyince Belkıs şöyle cevap vermişti:“Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman"la birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah"a teslim oldum.” 47

Sarayın güzelliği ve ihtişamı, Hz. Süleyman"ın (as) sahip olduğu gücü ve zenginliği yansıtıyordu. Belkıs"ın hayranlığı bununla da kalmamış, kendi sultanlık tahtını Süleyman"ın sarayında görünce daha da şaşırmıştı. “Nasıl olur da kendi sarayımda bıraktığım taht burada olabilir?” düşüncesi içini kemirmekteydi. Hayranlık, şaşkınlığa dönüşmüştü. Hz. Süleyman, yardımcılarına Belkıs daha kendi yanına gelmeden evvel,“Ey ulular! Hanginiz melikenin tahtını bana getirebilir?” 48 diye sormuş, “Allah tarafından verilmiş bir ilmi olan kimse, "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm."” diye cevap vermiş ve“Süleyman, kraliçenin tahtını bir anda yanı başında görmüştü.” 49

Hz. Süleyman, Rabbine tam bir teslimiyet ile bağlıydı. Kendisine nimet olarak bahşedilen ve Rabbini anmak için istediği bu büyük zenginliği50

    

Dipnotlar

45 Neml, 27/31.

اَلَّا تَعْلُوا عَلَيَّ وَأْتُون۪ي مُسْلِم۪ينَ۟ ﴿31﴾

46 Neml, 27/36-37.

فَلَمَّا جَٓاءَ سُلَيْمٰنَ قَالَ اَتُمِدُّونَنِ بِمَالٍۘ فَمَٓا اٰتٰينِ‌يَ اللّٰهُ خَيْرٌ مِمَّٓا اٰتٰيكُمْۚ بَلْ اَنْتُمْ بِهَدِيَّتِكُمْ تَفْرَحُونَ ﴿36﴾ اِرْجِعْ اِلَيْهِمْ فَلَنَأْتِيَنَّهُمْ بِجُنُودٍ لَا قِبَلَ لَهُمْ بِهَا وَلَنُخْرِجَنَّهُمْ مِنْهَٓا اَذِلَّةً وَهُمْ صَاغِرُونَ ﴿37﴾

47 Neml, 27/44.

ق۪يلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَۚ فَلَمَّا رَاَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَنْ سَاقَيْهَاۜ قَالَ اِنَّهُ صَرْحٌ مُمَرَّدٌ مِنْ قَوَار۪يرَۜ قَالَتْ رَبِّ اِنّ۪ي ظَلَمْتُ نَفْس۪ي وَاَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمٰنَ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ۟ ﴿44﴾

48 Neml, 27/38.

قَالَ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَؤُ۬ا اَيُّكُمْ يَأْت۪ين۪ي بِعَرْشِهَا قَبْلَ اَنْ يَأْتُون۪ي مُسْلِم۪ينَ ﴿38﴾

49 Neml, 27/38.

قَالَ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَؤُ۬ا اَيُّكُمْ يَأْت۪ين۪ي بِعَرْشِهَا قَبْلَ اَنْ يَأْتُون۪ي مُسْلِم۪ينَ ﴿38﴾

50 Sâd, 38/33.

رُدُّوهَا عَلَيَّۜ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْاَعْنَاقِ ﴿33﴾