Kuşkusuz babasız bir çocuğun doğmasını anlamak kolay değildi. Oysa Hz. Âdem"in yaratılışına inananlar biraz düşünse bunun da Allah"ın kudreti dâhilinde mümkün olacağını kolayca kavrayabilirlerdi: “Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa"nın durumu, Âdem"in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona "Ol!" dedi. O da hemen oluverdi.” 54 Hz. Âdem"in yaratılışındaki mucizevî durum tekerrür etmişti. İmtihan tam da burada anlam kazanıyordu. Bu noktada imanın anlamı ortaya çıkıyor ve Peygamber Efendimizin belirttiği üzere cennet kazanılıyordu: “Kim "Allah"tan başka ilâh olmadığına, O"nun tek (ve ortaksız) olduğuna, Muhammed"in O"nun kulu ve resûlü olduğuna, İsa"nın da Allah"ın kulu ve O"nun kadın kulunun oğlu olduğuna, Allah"ın (ol!) kelimesi neticesinde Meryem"e bahşedildiğine ve (babasız dünyaya gelmesi bakımından) O"ndan bir ruh olduğuna, cennetin hak, cehennemin de hak olduğuna şehâdet ediyorum." derse, Allah onu cennetin sekiz kapısından hangisini dilerse o kapıdan cennete koyar.” 55 Oysa Hz. Zekeriyyâ"nın mübarek ruhu cennete ulaşırken, imtihanı kaybeden İsrâiloğulları"nın bu cinayeti tarihe kara bir leke olarak geçmişti.
Hz. Meryem"in güvenebileceği kimse kalmamıştı artık. Üstelik babasız doğduğu için Yahudiler Hz. İsa"yı öldürmek istiyorlardı. Artık bu topraklarda hayatı tehlikede olan Hz. Meryem, oğlu İsa"yı da beraberine alarak Mısır"a gitmek zorunda kaldı. Hz. İsa"nın çocukluğunun bir bölümü böylece Mısır topraklarında geçti. Hz. İsa ve annesi Mısır topraklarında yaklaşık on iki sene kaldıktan sonra Şam"a giderek Nâsıra adındaki bir köye yerleştiler. Hz. İsa otuz yaşına gelinceye kadar burada kaldı.56
Hz. Yahyâ ile Hz. İsa"nın doğumu arasında yaklaşık altı aylık bir süre vardı.57 Uzun süre birlikte yaşadılar. Hz. Yahyâ büyüyüp olgunlaşınca Allah ona Tevrat"ı kastederek,58 “Ey Yahyâ, Kitab"a sımsıkı sarıl!” diye hitap etti.59 Artık o da bir peygamberdi. Daha çocukken ona hikmet yani insanlar arasındaki anlaşmazlıklarda hüküm verme kabiliyeti verilmişti.60
Allah Teâlâ Hz. Yahyâ"dan beş şeyi yapmasını ve bunları yapmayı İsrâiloğulları"na da emretmesini istedi. Yahyâ bu beş konuda biraz yavaş davranır gibi oldu. Bunun üzerine Hz. İsa ona şöyle dedi: “Allah sana beş hususu onlarla amel etmen ve İsrâiloğulları"na da aynı şekilde onlarla amel etmelerini emretmen için emir buyurmuştu. Ya sen onlara emredersin ya da onlara ben emredeceğim.” Yahyâ (as), “Bu hususta beni geçersen yere batırılmamdan veya azaba uğramaktan korkarım.” diyerek insanları Beytü"l-Makdis"e topladı ve konuşmasına başladı: