Kureyş, Urve"nin sözleriyle ikna olmamıştı. Bu arada Müslümanlarla müşrikler arasında elçiler gelip gidiyordu. Sonunda Allah Resûlü, barış ümidiyle Hz. Osman"ı, konuyu bizzat Kureyşlilerle müzakere etmek üzere Mekke"ye gönderdi. Mekkeliler, Hz. Osman"a yakın ilgi gösterdiler. Hatta güven içerisinde Kâbe"yi tavaf edebileceğini söylediler. Ancak o, “Resûlullah onu tavaf etmedikçe ben de tavaf etmem!” diyerek tekliflerini reddetti. Bir müddet sonra da onun Kureyşliler tarafından öldürüldüğüne dair bir haber geldi Hudeybiye"ye.18
Artık durum değişmişti. Müslümanlar sadece umre yapmak için gelmişler ama bütün çabalarına rağmen bu niyetleri anlaşılamamış, hatta savaş sebebi olacak bir durum ortaya çıkmıştı. Nitekim Hz. Ömer, savaş ihtimalini düşünerek oğlu Abdullah"tan, ensardan birinin yanında olan atını getirmesini istemişti.19 Allah Resûlü ise, “Bu kavimle savaşmadıkça buradan ayrılmayacağız.” buyurarak ashâbını hemen, orada bulunan bir ağacın altında kendisine biat etmeye çağırdı.20 Sonra tek tek herkesin elini tutarak savaştan kaçmamak21 ve ölünceye kadar çarpışmak22 üzere onlardan söz aldı. En son sağ elini sol elinin üzerine koydu, “İşte bu da Osman adına biattir.” dedi.23
Ashâbın Efendimizin etrafındaki bu kenetlenmeleri, daha Müslümanlar ağacın altında iken inen24 şu âyet ile “Rıdvan Biati” olarak tarihe geçecekti: “Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.” 25
Müslümanların canları pahasına Peygamberlerinin etrafında kenetlenmeleri ve bu husustaki kararlılıkları Kureyşlileri korkutmuştu. Bunun üzerine Hz. Osman"ı serbest bıraktılar26 ve Süheyl b. Amr"ı Müslümanlarla antlaşma yapmak üzere Hudeybiye"ye gönderdiler. Hz. Peygamber, ismi "kolaycık" anlamına gelen Süheyl"i görünce ashâbına döndü ve “Artık işiniz kolaylaştı.” diyerek memnuniyetini dile getirdi.27 Çok geçmeden Kureyş elçisi Süheyl ile Resûlullah, bir barış antlaşması üzerinde prensip olarak anlaştılar.
Antlaşmanın içeriği belli olduktan sonra sıra yazıya geçirilmesine gelmişti. Sulh metnini yazmak üzere taraflar bir araya geldiğinde, Efendimiz, Hz. Ali"yi kâtip olarak çağırdı ve “Bismillâhirrahmânirrahîm yaz.” dedi. Süheyl hemen itiraz etti ve “ Biz Bismillâhirrahmânirrahîm ne demek bilmeyiz. Ama bildiğimiz şekilde Bismike Allâhümme yazabilirsin.” dedi.28