Allah Resûlü"nün çocukken ısırdığı yerde bulunan diş izlerini gösterdi. Bunun üzerine Allah Resûlü Şeyma"yı hatırladı ve hırkasını yere sererek Şeyma"yı üzerine oturttu. Sonra isterse yanında kalabileceğini veya kabilesine dönebileceğini ona bildirdi. Şeyma, kabilesine dönmeyi tercih edince Peygamberimiz bazı mallar vererek onu kabilesine gönderdi.28
Daha sonra Hz. Peygamber, Ebû Âmir el-Eş"arî komutasında bir Müslüman birliğini Evtâs"a gönderdi. Bu birlik Evtâs"a giderek Hevâzin ordusunu bozguna uğrattı.29 Ama Ebû Âmir şehit oldu. Ölmeden önce kuzeni Ebû Musa el-Eş"arî"ye şöyle dedi: “Ey kardeşimin oğlu! Resûlullah"a benden selâm söyle. Benim için Allah"tan bağışlanma dilesin.” Savaş bittikten sonra Ebû Musa Resûlullah"a geldi. Ebû Âmir"in son sözlerini ve şehit oluşunu ona aktardı. Efendimiz de bir kap istedi, abdest aldı ve ellerini kaldırarak şöyle dua etti: “Yâ Rabbi! Ebû Âmir"e mağfiret et, onu bağışla. Yâ Rabbi! Onu cennette ümmetimin en üstünlerinden eyle.” 30
Evtâs Gazvesi denilen bu savaşta Huneyn Savaşı"na oranla daha fazla esir alınmış, burada elde edilen bütün ganimetler de ganimetlerin toplanma merkezi olan Ci"râne"ye gönderilmişti.
Şimdi sıra Tâif"e sığınan Hevâzinlilere ve onlarla ittifak kuran Sakîflilere gelmişti. Akşama doğru Hz. Peygamber komutasındaki İslâm ordusu, Tâif surlarına dayandı. Tâif, Mekke"nin yaklaşık yüz kilometre güneydoğusunda kurulmuş bir şehirdi. Peygamberliğinin ilk yıllarında Efendimiz İslâm dinini tebliğ için Tâif"e gitmiş, Tâif halkının taşlı sopalı tepkisi ile karşılaşmıştı. Şimdi o, Tâif"i ordusuyla kuşatmıştı. Fakat bu kuşatma yıllar öncesinde kendisine reva görülen muamelenin intikamı değildi asla. Huneyn"den kaçan Hevâzinliler buraya sığınınca savaş o tarafa kaymıştı.
Hz. Peygamber için Hayber kalesinden sonra Tâif kalesi en muhkem kale idi ve buranın fethedilmesi hiç de kolay değildi. Müslümanlar, Hayber"de düşman savunmasından çok zarar görmüşlerdi. Bu bakımdan burada daha temkinli hareket etmişler ve Tâif surlarında gedik açmak için mancınıklar kullanmışlardı.31 İslâm ordusunun ilk defa mancınık kullandığı muhasara Tâif kuşatmasıydı.32 Buna rağmen düşman var gücüyle kaleyi savunmaya devam ediyordu. Sur içlerinden gelen oklar ve kızgın çiviler, İslâm ordusu içinde pek çok zayiata sebep oluyordu.33 Yaklaşık yirmi gün olduğu hâlde, muhasara hâlâ devam ediyor ve kale bir türlü düşmüyordu.34 Bu arada İslâm ordusunun içindeki bazı askerler, “Ey Allah"ın Resûlü! Sakîf"in okları bizi yaktı. Onlar için beddua et!” demeye başladılar.