Ardından Resûlullah, Kâbe"ye girdi. Üsâme b. Zeyd, Bilâl ve Osman b. Talha da beraberinde girdiler. Kapı kapandı. Dışarıda kapının önünde Hâlid b. Velîd nöbet tutuyordu. Resûlullah, iki direk arasında namaz kıldı42 ve bir süre sonra ashâbıyla birlikte Beyt"i selâmlayarak çıktı.43 Bu sırada insanlar Kâbe"ye girmek üzere koşuştular. İlk giren Abdullah b. Ömer olmuştu ve kapının arkasında Bilâl"i ayakta buldu. Hemen Resûlullah"ın nerede namaz kıldığını sordu. Bilâl de ona Peygamber"in namaz kıldığı yeri gösterdi.44
Hz. Peygamber, Kâbe"nin anahtarını (Hâlid b. Velîd ile birlikte henüz yeni Müslüman olan) Osman b. Talha"ya uzatarak şöyle dedi: “Ey Osman bugün iyilik ve ahde vefa günüdür. Al anahtarını!” 45
Öğle vakti gelince Resûlullah Bilâl"i çağırdı ve ezan okumasını istedi.46 Yıllar önce inkârcıların baskıları nedeniyle terk etmek zorunda kaldığı bu şehirde, Kâbe"de artık ezan sesleri yankılanıyordu. Allah Resûlü Hazvere"de durdu ve şehirlerin anası Mekke"ye şöyle seslendi: “Allah"a yemin ederim ki sen, yeryüzündeki en hayırlı ve Allah katındaki en sevimli yersin. Eğer (kavmim tarafından) çıkarılmamış olsaydım, senden ayrılmazdım.” 47
Bu sırada ona her türlü düşmanlığı gösteren ve onca işkenceyi tattıran Mekkeli müşrikler, etrafında toplanmış, bir yandan pişmanlık, bir yandan da korku ve endişe ile onun kendilerine neler söyleyeceğini ve haklarında nasıl bir hüküm vereceğini beklemekteydiler. Ve Resûlullah, sadece orada hazır bulunanlara değil bütün insanlığa şu cihanşümul hutbesini irad etmeye başladı:
“(Mekke"nin fethine dair) vaadini yerine getiren, kulu Muhammed"e (sav) yardım eden ve düşman topluluklarını tek başına yenilgiye uğratan Allah"tan başka ilâh yoktur. Haberiniz olsun! Mal veya kandan, câhiliye devrinde anılıp zikredilen tüm övünme vesilesi olan şeyler ayaklarımın altındadır. Sadece hacılara su dağıtma işi (sikâyetü"l-hac) veKâbe hizmeti (sidânetü"l-Beyt) bunun dışındadır...” 48
Allah Resûlü Mekke halkına dönerek, “Ey Kureyş topluluğu! Şimdi benim, sizin hakkınızda ne yapacağımı düşünüyorsunuz?” diye sormuş, Kureyşliler de şöyle karşılık vermişlerdi: “Biz senin hayır ve iyilik yapacağını umarak, "Hayır yapacaksın!" deriz. Sen, kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun!..” Bunun üzerine Resûlullah şu manidar sözleri söyledi: “Ben de Hz. Yusuf"un kardeşlerine dediği gibi, "Size bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O, merhametlilerin en merhametlisidir." 49 diyorum. 50 Haydi, gidiniz! Artık serbestsiniz.” 51