“Ey Allah"ın Elçisi! Biz Esedoğulları"nın temsilcileriyiz. Allah"ın bir olduğuna ve senin O"nun Resûlü olduğuna tanıklık etmek üzere sana geldik.” diyerek İslâm"a girer.17 Ancak Hz. Peygamber"in Veda Haccı"ndan sonra uzun süren hastalığı, Tuleyha"yı, iman kalbine iyice yerleşmediği için bu durumu değerlendirme fırsatçılığına sevk eder. Esved el-Ansî gibi o da kâhinliğini kullanarak peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkar.18 Birçok Yahudi kendisine yardımcı olur, kısa zamanda taraftarı çoğalır ve Semîra adı verilen yerde karargâhını kurar. Ardından yeğeni Habbâl"i bir anlaşma yapmak üzere Hz. Peygamber"e gönderme cesaretini bile gösterir. Habbâl, Hz. Peygamber"e gelerek amcası Tuleyha"ya Zünnûn adlı bir meleğin vahiy getirdiğini iddia eder.19 Habbâl memleketine dönünce Hz. Peygamber, hemen Dırâr b. Ezver"i Esed kabilesine vali tayin eder ve dinden dönen herkese karşı gerekli tedbirleri almasını ister.20 Dırâr"ın çabalarıyla Tuleyha zayıf duruma düşmüş olsa da o günlerde Resûl-i Ekrem"in vefat haberinin duyulmuş olması, Tuleyha"nın işine yarar.
Bu aşamadan sonra Tuleyha, Hz. Peygamber"in bıraktığı boşluğu doldurmaya heveslenerek kendisine vahiy geldiğini iddia eder ve bazı kafiyeli sözler uydurarak bunları vahiy meleğinin getirdiğinden söz etmeye başlar. İnsanlara namazda secde etmeyi bırakmalarını da emreder.21 Ardından daha önce Müslüman olan Uyeyne b. Hısn, Tuleyha taraftarlarının arttığını görünce, Gatafânlıların başına geçerek Tuleyha"ya yardım edeceğini ilân eder. Sahte peygamber Tuleyha"nın taraftarlarının artmasından da güç kazanan bazı Arap kabileleri, Hz. Peygamber"in vefatının ardından, Medine"ye heyetler göndererek Hz. Ebû Bekir"e namaz emrini yerine getireceklerini fakat zekât vermeyeceklerini bildirirler.22
Sahte peygamberlerle savaşma konusunda sahâbe arasında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmazken zekât vermek istemeyenlerle mücadele konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Hz. Ömer, “Lâ ilâhe illâllâh” diyenlerle savaşmanın doğru olup olmayacağını sorgularken, sahâbenin bir kısmı da o yıl zekât toplanmamasını teklif eder.23 Hangi sebeple olursa olsun isyan edenlerle mücadelede kararlı olan Hz. Ebû Bekir, namazla zekâtı birbirinden ayırt etmenin doğru olmayacağını ve zekât vermekten kaçınanlarla savaşacağını hadis kaynaklarımıza giren şu meşhur sözüyle ifade eder: “Allah"a yemin ederim ki namazla zekâtı birbirinden ayıranlarla kesin olarak savaşacağım. Çünkü zekât malın hakkıdır. Allah"a yemin ederim ki Allah"ın Resûlü"ne vermiş oldukları (devenin ayaklarını bağladıkları)