Dolayısıyla toplumların varlıklarını sürdürebilmeleri ve refah içerisinde yaşayabilmeleri için suyun çok önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Bitki, hayvan ve insanların yapılarını oluşturan hücreler, özelliğini kaybetmemiş temiz suya ihtiyaç duyarlar. Çeşitli şekillerde kirlenen sular bu işlevi yerine getiremez. Dolayısıyla suyun olmadığı mekânlarda hayat olmadığı gibi orada canlılar da yaşayamaz. Suyun var olup da kirletildiği, zehirli maddelerin bulaştırıldığı yerlerde de hayat yok olmaya başlar. Çünkü kirletilen su, var olan hayatı önce tehdit, sonra da yok eder.
İstenilen ölçüde temizliğin gerçekleşebilmesi için kullanılabilir temiz suya ihtiyaç duyulur. Dinî vecibelerin yerine getirilebilmesi için de su hayatî önem arz eder. Kur"ân-ı Kerîm"de suyun abdest ve gusül için gerekli olan aslî temizlik aracı olduğu belirtilir.10 Bunun yanında beden ve mekân temizliği için de temiz su gereklidir. Temizliğin imanın yarısı olduğunu söyleyen Peygamberimiz,11 onun aynı zamanda namazın da anahtarı12 olduğunu belirtir. Onun dilinde temizlik, hem inancın hem de temel ibadetlerin bir ön şartı olarak nebevî öğretinin temel esasları arasında yerini almıştır.
Bu anlamda, “Allah temizdir, temiz olan şeyleri sever.” 13 buyuran Sevgili Peygamberimiz, beden ve çevre temizliği hususunda hassasiyet göstermiş ve bu konuda Müslümanlar arasında temizlik kültürünün oluşmasına öncülük etmiştir. Çünkü insanın bulunduğu çevrede sağlıklı ve nitelikli bir hayat sürdürebilmesi, toplumlar arasında saygın bir yer alabilmesi için temizlik, dolayısıyla temiz su vazgeçilmez bir unsurdur.
Hz. Peygamber, suyun temizliği ve ölçülü kullanımı ile ilgili çeşitli tavsiyelerde bulunmuştu. O günkü şartlarda, saklanan suların temiz kalması için, “Kapların üzerini örtün, su tulumlarının da ağzını iyice bağlayın.” 14 şeklinde uyarıda bulunuyordu. Değişik kaplar içinde saklanan suların temiz kalması için de, “Biriniz uykudan uyandığında eline iki veya üç defa su dökmeden (yıkamadan) kabın içine daldırmasın.” 15 şeklinde uyarmıştı. İçilebilecek veya kullanılabilecek olan durgun suya küçük abdest bozulmasını kesin bir dille yasaklıyordu.16
İçme sularının kullanımında da birtakım hususlara dikkat ediliyordu. Kutlu Nebî, “Biriniz su içeceği zaman kabın içine solumasın. Tekrar su içmek istediği takdirde kabı ağzından uzaklaştırıp (soluk alsın) ardından içmeye devam etsin.” 17 buyuruyordu. Allah Resûlü"nün küçük su kabına dökülmeden, büyük kaplardan su içilmesini yasaklaması,18 köpeklerin içtiği kapların çok iyi yıkanmasını istemesi19 de bu amaca mâtuf idi.