Sahip olunan suyun ölçülü kullanılıp israf edilmemesi de gerekiyordu. Bunun için Hz. Peygamber, abdest ve gusül için suyun ölçülü kullanılmasını istemiş, uygulamalarıyla da bizzat örnek olmuştur. Hadislerde Hz. Peygamber"in bir litre su ile abdest, üç dört litre su ile gusül aldığının nakledilmesi de onun bu konudaki hassasiyetine işaret etmektedir.20 Resûlullah"ın abdest azalarını üç defadan fazla yıkamayı haddi aşmak ve zulüm olarak nitelendirmesi de21 suyun ölçülü ve dengeli kullanımına yöneliktir.
Medeniyetlerin inşası, gelişmesi ve devam etmesinde suyun önemli bir yeri vardır. Hz. Peygamber"in abdest bozmak suretiyle su kaynaklarının kirletilmemesini istemesi ve bunu yapanların en büyük cezalardan biri olan lânete müstahak olacaklarını bildirmesi22 bu konuya verdiği ehemmiyeti göstermektedir. Su kaynaklarının zehirli atıklar, kimyasal maddeler ve çöpler ile çok daha büyük boyutta kirletilmesinin ise dinimizce kesinlikle tasvip edilmeyeceği açıktır.
Hz. Peygamber"e o günün şartlarında bazı göl, gölet ve nehir gibi su kaynaklarının temizliği ile ilgili sorular yöneltilince bazen, “Su temizdir, onu hiçbir şey kirletmez.” demiş,23 bazen de, “Kokusu, tadı ve rengi değişmeyen su kirli değildir.” 24 buyurmuştur. Böylece doğal özelliklerini kaybetmeyen suların temiz olduğuna işaret ederek, insanların ihtiyaçlarına uygun kolaylaştırıcı ölçüler koymuştur.
Denizlerde balık tutmakla meşgul olan İbnü"l-Fârisî adında bir sahâbî bir gün Peygamber Efendimize gelir ve şöyle der: “Yâ Resûlallah, deniz yolculuğuna çıktığımız zaman beraberimizde az su taşırız. Onunla abdest alırsak susuz kalırız. Bu durumda deniz suyundan abdest alabilir miyiz?” Resûlullah (sav), “Onun (denizin) suyu temiz, ölüsü de helâldir.” 25 buyurmuştu.
Peygamber Efendimizin suların temizliği hususundaki tavrını o günkü şartlarda daha çok suyun kokusu, tadı ve rengi belirliyordu. Ancak o, bazı şüpheli durumlarda suyun kullanılmamasını tavsiye ediyordu. Hicretin dokuzuncu yılında, Bizans ordularının Müslümanlara saldıracağı haberini alınca Peygamber Efendimiz düşmanla savaşmaya karar vermiş ve bütün imkânsızlıklara rağmen Şam ve Medine arasında bulunan Tebük yönüne doğru sefere çıkmıştı. Allah Resûlü yolculuk sırasında zaman zaman ashâbını dinlendiriyor, ardından yola devam ediyordu. Dinlendikleri yerlerden biri de Semûd kavminin helâk olduğu Hicr vadisi idi. Sahâbe, aşırı susuzluğun da etkisiyle oraya varır varmaz orada bulunan sulardan içtiler.