etmek, Allah yolunda cihad etmek, İslâm"ı tebliğ etmek gibi amaçlarla seyahat teşvik edilmiştir. Nitekim Yüce Allah, yaratıcı gücünü görmelerini ve bu gücün âhireti de yaratacağına inanmalarını temin için insanlardan dünyayı gezmelerini istemekteydi: “De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) âhiret hayatını da yaratacaktır. Allah gerçekten her şeye kadirdir.” 4 Yine insanların ibret almaları için doğusuyla batısıyla yeryüzündeki tarihî mekânları da ziyaret etmeleri tavsiye edilmekteydi: “Yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah"ın âyetlerini) yalan sayanların akıbetine ne olmuş, görün!” 5
Gerek Yüce Allah"ın, gücü yetenlere Kâbe"ye gidip haccetmelerini farz kılması,6 gerekse Hz. Peygamber"in “Ancak üç mescide (ibadet maksadı ile) gitmek üzere yolculuğa çıkılabilir: Benim şu mescidim, Mescid-i Harâm ve Mescid-i Aksâ.” buyurması,7 Müslümanları ibadet amaçlı seyahatlere yönlendirmekteydi. Yine Resûl-i Ekrem, “Allah, ilim öğrenmek amacıyla yola çıkan kimseye cennetin yolunu kolaylaştırır.” 8 diyerek ilim için seyahat etmeyi de tavsiye etmekteydi. Bundan dolayıdır ki başta hadis talebeleri olmak üzere İslâm"ın ilk asırlarında, Müslüman talebeler, dönemlerindeki en önemli ilim merkezlerinin hemen hepsine giderek oradaki âlimlerden ilim tahsil etmişlerdir.
Amacı ne olursa olsun yapılan her yolculuğun, çeşitli zorlukları vardır. Peygamber Efendimiz bunu şöyle dile getirmiştir:“Yolculuk, birinizin yeme içmesini ve uykusunu engelleyen bir çeşit sıkıntıdır. Bu sebeple (yolcu) işini bitirdiğinde bir an önce evine dönsün!” 9 Hangi zaman ve mekânda yapılırsa yapılsın, yolculuklarda karşılaşılan zorluklar sebebiyle İslâm, yolcuların ibadetlerine çeşitli kolaylıklar getirmiştir. Bu nedenle, seyahat esnasında dört rekâtlı farz namazların iki rekât kılınmasına,10 ihtiyaç hâlinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarının bir usul çerçevesinde cem" edilmesine,11 mestler üzerine mesh müddetinin üç gün olmasına,12 yolculuk esnasında farz olan orucun ertelenmesine izin vermiştir.13
Dahası Resûl-i Ekrem yolcu veya yolda kalan kimseyi ihtiyaç hâlinde zekât verilecek kimseler arasında zikretmek suretiyle14 seyahat edenlere maddî olarak da kolaylık sağlanmasını tavsiye etmiştir. Bu cümleden olarak Hz. Peygamber, Fedek arazisini yolculara vakfetmiş,15 Hz. Ömer"in de aynı şekilde Hayber"deki arazisini fakirlere, akrabalara, esirlikten kurtulmak isteyen kölelere, Allah yolunda savaşanlara, misafir ve yolculara vakfetmesini sağlamıştı.16 Âyet ve hadislerde geçen “ibnü"s-sebîl” yani “yolcu”