kendilerini taşıyacak bir binekten yoksunlar, onları sen taşı! Allah"ım, onlar çıplaklar, onları sen giydir! Allah"ım, onlar açlar, onları sen doyur!” 9
Resûlullah ve ashâbı Bedir"e doğru ilerlerken Kureyş kervanının lideri Ebû Süfyân, öncü olarak gönderdiği casusları vasıtasıyla Müslümanların kervana saldıracaklarını öğrendi. Hemen Mekke"ye haber göndererek Kureyş"ten çok acele yardım istedi.10 Kureyş kabilesini bir telaş sardı. Zira mallarının zarar görmesinden endişe ediyorlardı. Hiç zaman kaybetmeden hazırlık yapmaya başladılar. Herkesin orduya katılması için duyurular yaptılar. Kimi Kureyşliler ise savaşa gitmek istemiyorlardı. Ama Ebû Cehil ve diğer bazı önderleri bunları zorluyorlardı.11 Kureyşliler bir yandan kendi hazırlıklarını yapıyorlar bir yandan da Müslüman ordusuna katılmak isteyenleri engellemeye çalışıyorlardı.12 Telaş içinde çok geçmeden hazırlıklarını tamamladılar. Yaklaşık bin kişilik bir ordu kurmuşlardı. Ayrıca yüz at ve yedi yüz develeri vardı.13 Orduda Ebû Leheb hariç Kureyş"in önde gelenlerinin tamamı yer almıştı.14
Bu arada Allah Resûlü ve ashâbı yolda Kureyş"e su taşıyan ve develeri güden zenci bir köle ile karşılaştılar. Ondan müşriklerin büyük bir ordu ile yola çıktıklarını öğrendiler.15
Resûlullah biraz tedirgindi. Çünkü ashâbdan bir grup, kervan yerine savaşla karşı karşıya kalacaklarını anlayınca bu konuda isteksiz olduklarını belli etmişlerdi. Hatta gerçek apaçık ortaya çıktığında bile göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi Hz. Peygamber ile tartışmışlardı. Allah (cc) kendilerine kervan veya Kureyş ordusundan birini vaad ettiği hâlde onlar, zayıf olana yani sadece kervana sahip olmak istiyorlardı.16 Sayı ve teçhizat bakımından kendilerinden kat kat üstün olan müşrik ordusu ile karşılaşacak olma düşüncesi onları endişelendiriyordu.
Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer sırayla söz aldılar. Fakat Allah Resûlü bir karşılık vermedi.17 Sonra el-Mikdâd b. Esved, Hz. Peygamber"e yaklaşarak, “Ey Allah"ın Resûlü! Biz sana, İsrâiloğulları"nın Musa Peygamber"e, "Artık sen ve Rabbin beraber gidin ve savaşın. Biz burada oturacağız." dedikleri gibi demeyiz. Biz sana ancak, "Düşmanın üzerine yürü, biz de seninle beraberiz." deriz!” dedi. Mikdâd"ın bu sözleri, Resûlullah"ı çok mutlu etmişti.18 Hz. Peygamber, ensarı da konuşturmak istedi. Belli ki onlardan da destek istiyordu. Çünkü Medine içinde onu koruyacaklarına söz veren ensarın, Medine dışında kendisini yalnız bırakmalarından endişe ediyordu. Ensardan Sa"d b. Muâz ayağa kalkarak,