Allah Resûlü ise, “Haydi kalkın! Genişliği göklerle yeryüzü kadar olan cennete!” diyerek ashâbını teşvik ediyordu. O sırada ensardan Umeyr b. Hümâm, elindeki hurmaları yiyordu. Allah Resûlü"nün müjdesini duyunca, “Eğer ben şu hurmalarımı yiyinceye kadar yaşarsam bu, gerçekten uzun bir hayattır!” dedi ve hiç düşünmeden elindeki hurmaları yere attı. Sonra da şehit oluncaya kadar müşriklerle savaştı.36 Allah Resûlü, Bedir günü ashâbına, öldürülen ve esir edilen her bir düşman askeri karşılığında mükâfat müjdesi vermişti.37
Müslümanların ordusunda yaşları küçük olmasına rağmen gönüllü olarak savaşa gelenler de vardı. Hz. Peygamber onları Medine"ye geri göndermişti. Fakat içlerinden Sa"d b. Ebû Vakkâs"ın kardeşi Umeyr dönmek istememişti. Sonunda Resûlullah ona izin verdi ve Umeyr, on altı yaşında iken bu savaşta şehit oldu.38 Umeyr gibi küçük yaşta şehit olan bir diğer kişi ise Hârise b. Sürâka"ydı.39
Müslümanlar sayıca olduğu kadar silah yönünden de müşrikler gibi güçlü değillerdi. Eldeki sınırlı imkânların en verimli şekilde kullanılması gerekiyordu. Bu nedenle Allah Resûlü, ashâbına müşrikler kendilerine iyice yaklaşmadan yani atış menziline girmeden ok atmamalarını istedi.40
Savaş bütün şiddetiyle devam ediyordu. Müslümanların şifresi, “Ehad! Ehad!” (Allah bir! Allah bir!) idi.41 Teke tek yapılan vuruşmada büyük kahramanlık sergileyen Hz. Hamza göğsüne, nişan olarak devekuşu tüyü takmış,42 düşman saflarını yara yara ilerliyordu. Allah Resûlü bu şiddetli çarpışma anında bile hakkaniyetten bir an olsun ayrılmıyordu. Ebû Cehil ve Kureyş"in bazı liderleri Müslümanlara kılıç çekmek istemeyenleri de zorla Bedir"e getirmişlerdi. Dolayısıyla bu kişilerin öldürülmesine Sevgili Peygamberimizin gönlü razı olmuyordu. Bu nedenle ashâbına böyle kişilere kılıç çekmemelerini tavsiye etmişti.43
Ebû Cehil gibi bazı müşrikler ise, Müslümanlara yıllarca büyük sıkıntılar yaşatmışlardı. Ebû Cehil"i hiç görmeyen Medineli ensar bile onun ne kadar kötü bir insan ve ne büyük bir din düşmanı olduğunu öğrenmişlerdi. Ebû Cehil bu savaşta müşrik ordusunun komutanıydı. Savaş başladığında pek çok Müslüman onu öldürmek istiyordu. Savaşın şiddetlendiği bir anda Muâz b. Amr ve Muâz b. Afrâ isimli iki genç de onu öldürmek için büyük çaba sarf ediyordu.44
Abdurrahman b. Avf şöyle anlatıyor: “Bedir"de savaşın kızıştığı anda yanıma güçlü kuvvetli iki delikanlı geldi. Bu iki gençten biri, iyice yanıma